YOKOLAN CANLILARIN IZINDE AFRIKA
THE VANISHING AFRICA


Cagan Hakki Sekercioglu
leopard


Bu proje Yapi Kredi Kultur Sanat Yayincilik A.S.'nin sponsorlugunda gerceklestirilmistir.
 
This book project has been sponsored by Yapi Kredi Bank Publishing.
Copyright 1998 Cagan Hakki Sekercioglu.
  

Check out www.naturalphotos.com
where you can order prints.

Africa
Main
 
   Onsoz: Profesor Paul R. Ehrlich
  1.Muhtesem Afrika
     Yok olan Turler
     Doganin Heykeltraslari: Evrim ve tektonik hareketler
  2.Bir Dunya Hazinesi: Afrika Savanasi
     Insanin Evrimi
  3.Afrika Yagmur Ormani
     Antropolog Richard Wrangham'la Bir Roportaj
  4.Leoparlarin Yurdu: Afrika'nin Kurak Bozkirlari
     Yirtici Kuslar
  5.Gorillerden Buzullara: Afrika'nin Daglari
    Akbabalarin satosu Drakensberg
     Primatlar
  6. Afrika'nin golleri ve sulak alanlari
     Kus gozlemciligi
  7.Yokolan Kiyilar: Dogu Afrika'nin kiyi ormanlari ve mercanlari
     Ornitolog Leon Bennun'la Roportaj
  8.Dunyanin En Guzel Hicligi: Namib Colu
     Kumullar
  9.Aslanlardan Penguenlere: Afrika'nin Guneyi, fynbos, karoo ve okyanus
   Guney Afrika’da Doga Ve Insan
10.Kendi Basina Bir Kita: Madagaskar
     Doga Fotografciligi
11-Sonuc: Donusu olmayan bir yolda miyiz?
     Olumcul kisir dongu: Nufus artisi, dengesiz gelir dagilimi, egitimsizlik
     Dunyadaki ve ulkemizdeki temel cevre sorunlari
     Dogal kaynaklarimizin getirileri
     Halk destegi ve cevre kuruluslari
 
MUHTESEM AFRIKA
3 metre yuksekligindeki muazzam fil ve bacaklari titreyen, boyu yarim metreyi ancak bulan sempatik yavrusu, sadece 10 metre uzakta durmus, bana bakiyorlardi. Biliyordum ki bu emniyetli bir mesafe degildi ama nefesimi tutarak jipin icinde ayaga kalktim ve fotograf cekmeye basladim. Fakat motorun titresimi yuzunden fotograf makinem surekli sarsiliyordu. O yuzden yapmamam gereken bir seyi yapip Lumumba'ya motoru durdurmasini soyledim. Lumumba bunun tehlikeli olabilecegini soyledi. Bunu biliyordum ama o ani iyi goruntuleme istegim mantigimi devreden cikardi ve bir sey olmayacagini soyleyip tekrar rica ettim, o da istemeyerek dedigimi yapti. Motor durarken soyle bir silkindi ve cikardigi ses anne fili huzursuz etti. Fil hortumunu havaya kaldirarak bagirdiktan sonra ayaklarini yere vurmaya basladi. Sinirlenmisti ve Lumumba hemen motoru calistirmaya davrandi.

Kizgin bir fille karsi karsiya.
Lesotho sinirindaki Drakensberg daglarinda akbabalari arastirirken.
Fakat ilk denemesinde motor boguldu ve cikan garip sesler yuzunden yavrusu icin endiselenen fil hucuma gecti. Aniden hayranligim dehsete donustu. Zaman yavasladi. Bizden sadece 10 metre uzakta olan anne uzerimize dogru geliyordu ve motoru calismayan ustu acik jipte hic sansimiz yoktu. Ikinci denemede basarisizlikla sonuclandi. Hic faydasi olmayacagini bilsem de, basimi kollarimla kapayarak iki koltugun arasina comeldim. Tam “Ilk darbe geliyor”diye dusunurken aniden jip yerinden firladi ve bir an icinde olasi olumle yasam arasindaki cizgiyi geciverdik. Anne fil de istedigini elde etmis oldugu icin durdu. Olumun esiginden donmustuk. Buyuk bir tehlikeyi atlatmis birinin ruh haliyle o an icimi buyuk bir huzur ve mutluluk kapladi ve etrafima bakarak icinde bulundugum essiz doganin ihtisamini tam anlamiyla kavradim. Alabildigine uzanan duzluklerde sayisiz zebra ve antilop otluyor, ilerdeki sulak alanda hipopotamlar ve filler serinliyordu. Ellinin uzerinde filden olusan bir suru agir agir ilerlerken, duzluklerden tum azametiyle yukselen, tepesi buzullarla kapli, Afrika’nin en yuksek zirvesi olan Kilimanjaro dagi, sanki bu hayat dolu duzlukleri korumak icin nobet tutuyordu. Essiz Afrika’nin ozuydu burasi ve Afrika’da gecirdigim surede hissettiklerimin hepsi, hayranlik, etkilenme, heyecan, endise, korku, dehset, sevinc, huzur, tutku ve daha sayisiz duygu fille karsi karsiya oldugumuz o bir dakika icine sigmisti.
  Afrika. Gizemli, buyuleyici, nefes kesici ama ayni zamanda tuyler urpertici, urkutucu, dehset verici olabilen bir kita. 30 milyon kilometrekarelik yuzolcumuyle dunyanin en buyuk ikinci kitasi, dunyanin en uzun nehri Nil nehrini, dunyanin en buyuk colu Sahara’yi, dunyanin ikinci buyuk (Viktorya) ve ikinci derin (Tanganyika) gollerini, dunyanin en buyuk vadi sistemini ve daha bircok olaganustu olusumunu icinde barindirir. Ilk insanin da ortaya ciktigi bu kita kadar tarihi insanlik tarihini yansitan baska bir kita yoktur. Dogasi da tarihi kadar etkileyici olan Afrika, halen dunyanin en gorkemli canlilar topluluklarindan bircogunu barindirsa da, maalesef milyonlarca yildir topraklarinda yasamis olan insanlardan cok cekmistir ve cekmektedir. Aciklidir ama, insanligin besigi olan bu kita, bu yuzden de dogasi en tahrip olmus topraklari barindirir. Kontrolsuz nufus artisi, dogal yasam bolgelerinin hizla yokedilmesi, kuresel isinma, collesme, yanginlar, erozyon, kacak avcilik, balik stoklarinin tuketilmesi, cevre kirliligi ve bircok diger cevre sorunu, kitanin insanlarini ezelden beridir boyunduruk altinda tutan fakirlik, aclik, hastalik, politik curumusluk, somurgecilik, katliamlar, savaslar, irkcilik, kabileler arasi dusmanlik ve  daha sayisiz sosyo-ekonomik sorunla beraber insanligin kokeni olan Afrika’yi dunyanin en dertli kitasi haline getirmistir.  Ote yandan, binlerce antilopla dolu otlaklardan, sempanzelerin yasadigi yagmur ormanlarina, rengarenk baliklarla kapli mercan resiflerinden, dag gorillerinin vatani olan, buzullardan akan sularla beslenen dag ormanlarina, Afrika hala essiz doga hazinelerini barindirmaktadir ve bunlarin korunmasi, kitanin ve Afrikalilarin son umididir. Gunumuze degin en gozardi edilmis toprak parcasi olan Afrika, cesitliligi ve sorunlariyla dunyamizin bir aynasidir ve gozardi edilmeyi degil, her bakimdan onceligi haketmektedir. Dunyanin bircok az gelismis bolgesinde ekonomiler yavas yavas gelisip nufus artis hizi azalir ve hayat standartlari yukselirken, atalarimizin yurdu Afrika’nin bircok bolgesinde halen bunun tersine bir gidis gorulmekte ve dogasinin ihtisamiyla bilinen bu kitanin insanlari, turizm ve diger faaliyetlerden gelir elde ederek, bu dogayi koruyup saglikli bir ortamda yasayabilecekken, egitimsizlik ve hizli nufus artisi nedeniyle bircok turu yok olmanin esigine getirmisler ve kendileri de en kotu kosullar altinda yasamaktadir.
Afrika goklerinin en muhtesem kuslarindan olan bir Batolor kartali, Masai Mara'nin gokyuzunde tum zerafetiyle suzuluyor.
Afrika'nin bircok yerinde gorulen cuce firavunfareleri, termit yuvalarinda yasayan, sempatik ama bir o kadar da amansiz avcilardir.
Kucuk yastan beri dogaya karsi buyuk bir tutkum vardir ve hep dunyanin dogal cesitligini, doganin guzelliklerini ve cevresel tehditleri belgeleyen bir arastirma projesini gerceklestirmeyi istemisimdir. Yukarida belirttigim sebeplerden dolayi, dogal yapi ve tur cesitliligi acisindan dunya capinda oneme sahip bolgeleri ve bu bolgelerin karsi karsiya oldugu tehlikeleri inceleyen bir arastirma projesinin ilk etabini, evrensel oneme sahip olan Afrika’da gerceklestirmeye karar verdim. Harvard Universitesi'nde aldigim biyoloji ve antropoloji egitimi, dunyanin yedi kitasinda gerceklestirdigim bilimsel arastirma projeleri, universite tez arastirmami 3 ay boyunca Uganda'da gerceklestirmis olmam, yuksek irtifa dagciligindan dalgicliga kadar bircok doga sporunu yapiyor olmam ve Turkiye'deki cesitli dergi ve gazetelerde seyahat ve doga konulu doga konulu fotograf ve yazilarimin cikmis olmasindan dolayi kendimi boylesine kapsamli bir proje icin hazir hissediyordum. Ne mutlu ki Yapi Kredi Bankasi ve Yapi Kredi Kultur Sanat ve Yayinciligin yonetim kurulu uyeleri de boyle dusundu ve bu onemli projeyi desteklediler. Yapi Kredi Bankasi A.S.'nin destegi olmadan boylesine kapsamli bir arastirma projesini tek basina gerceklestirmem mumkun olmazdi ve kendilerine ongoruleri icin mutesekkirim. Bu proje icin Afrika’nin yagmur ormani, dag, okyanus, savana, col gibi ana ekosistemlerini temel olarak aldim ve kitaptaki bolumleri de bu ekosistemlere dayanarak yazdim. Bu kitapta yer alan bilgilerin onemli bir kismini Uganda’da bilimsel arastirma yaptigim ve Dogu Afrika’da incelemelerde bulundugum 1996 yazinda edindiysem de, esas arastirmam 1998 yazinda gerceklesti. Dogu, bati ve guney Afrika’nin bircok ulkesi ile Madagaskar’i ziyaret ederek bu farkli ekosistemleri arastirdim, bu bolgelerin ozgun turlerinin karsi karsiya oldugu tehditleri, gozlemler ile bilim adamlari ve yore insanlariyla yapilan roportajlar sonucu belirledim ve bu dogal ortamlarin canli cesitliligini ve bunu tehdit eden unsurlari film ve fotograf cekimleriyle belgelendirdim.Arastirmama Guney Afrika Cumhuriyeti-Mozambik sinirinda basladim. Bir hafta sonra Madagaskar’a gectim. Daha sonra Kenya, Uganda ve Tanzanya’nin onemli doga bolgelerini inceledim. Bati Afrika ekosistemlerini bulundurdugu icin arastirmam icin buyuk onem tasiyan Gabon’dan sonra Guney Afrika’ya geri dondum ve Durban’daki 22. Uluslararasi Ornitoloji Kongresi’nde ulkemizi temsil eden tek delege olarak, Uganda’nin Kibale ormaninda gerceklestirdigim, orman kesiminin kuslar uzerine etkilerini inceledigim arastirmami sundum. Daha sonra Lesotho-Guney Afrika sinirindaki daglardaki yirtici kuslari inceledim. Kongreden sonra calismalarima Zimbabwe, Zambiya ve Namibya’da devam ettim ve sonunda Guney Afrika uzerinden Turkiye’ye dondum.
Bu kitap, 1998 yazinda gerceklesen bu calismanin ve 1996 yilinda Uganda’danin orman kuslari uzerine yaptigim tez arastirmamin getirdigi birikimin bir sonucudur. Bu tip calismalar, cagimizin en buyuk problemi olan cevre sorununa dikkat cekmenin yaninda, canli cesitliligini korumanin uluslararasi acidan cok onemli oldugu gunumuzde, gerek halkimizin bilinclendirilmesi, gerek yurdumuzun uluslararasi bilime katkisi, gerekse ulke tanitimimiz acisindan buyuk faydalar saglamaktadir. Bu projenin belki de en onemli amaci, Afrika’da olanlardan ders alarak ulkemizde ayni hatalari tekrarlamamak ve yapilan yanlislari bir an once duzeltmek icin Turk insaninin Afrika’nin cevre sorunlari hakkinda bilgilendirilmesidir. Nufus artisi, esit olmayan gelir dagilimi, erozyon, collesme, kontrolsuz imarlasma, ormanlarin yokedilmesi, kacak avcilik ve hayvan kacakciligi, sulak alanlarin kurutulmasi, yanlis tarim politikalari, balik stoklarinin tuketilmesi, asiri otlatma sonucu bitki ortusunun yokolmasi, hava, su ve toprak kirliligi ve daha bircok cevre sorunu, gerek Afrika’da gerekse ulkemizde buyuk tahribata yol acmaktadir ve bircok acidan Afrika, bir an once onlem almazsak kisa zamanda ulkemizin gelecegi duruma ornek teskil etmektedir.
 
Gozalici pembe basli agama kertenkelesinin erkekleri, hizla snav cekerek disilere kur yaparlar.
Dogal bitki ortusunun yakilmasi yuzunden Madagaskar hizla verimli topraginin ve ozgun canlilarini kaybediyor.
Afrika ormanlarinin duiker antiloplari, gozalti koku bezelerini dallara surterek yasadiklari yeri isaretlerler.
 
Tabi her yolculuk gibi “Yokolan Turlerin Izinde Afrika’ projesi de sorunsuz gecmedi. Nairobi’deki Amerikan konsoloslugu bombalandigi gun Nairobi’deydim ve uyuyup kalmam sayesinde Amerikan konsoloslugundan bazi belgeleri almaya gidemeyerek olumden dondum. Nairobi’nin merkezinin yerle bir oldugu bu korkunc felaketi fotograflamaya gittigimde gorduklerim hayatimda beni en sarsan goruntulerdi. Yuzlerce kisi olmus, binlercesi yaralanmis ve olan yine Afrikalilara olmustu. Ben varmadan 2 hafta once ADF gerillalarinin 80 kisiyi oldurup bir o kadari da rehin aldiklari bati Uganda’nin Fort Portal bolgesinde kazasiz belasiz arastirmami yapabildiysem de, tam Uganda sinirindan Kongo’ya gececekken, Orta Afrika Savasi veya bircok kaynagin deyisiyle Birinci Afrika Savasi’nin patlak vermesi nedeniyle kendimi zor kurtardim ve Rwanda ile Kongo’yu arastirma planimdan cikardim. Uganda ve Rwanda’nin destekledigi gerillalarla Kongo, Angola, Zimbabwe ve Namibya hukumetlerinin askerlerinin mucadele ettigi bu savas, Sudan ve Cad askerlerinin de katilmasi ve Gabon, Ekvatoryal Gine, Etiyopya, Eritrea ve Libya hukumetlerinin de katilabilecekleri ihtimaliyle tum Afrika’yi pencesine alarak, tam Afrika icin bir gelisme umudu dogarken kitayi tekrar karanlik caglara suruklemek uzeredir. Bunun yaninda ic savasin tekrar patlak vermesi nedeniyle Angola’ya, bircok milli parkta mayin tehlikesinden dolayi da Mozambik’e de gidememem, Afrika’nin savaslardan ve ihtilallerden halen ne kadar cekmekte oldugunun gostergesidir. Yine de esas amacim olan kitanin tum temel ekosistemlerini incelemeyi basardim ve bunlari belgeledigim yaklasik sekiz bin fotografin en iyilerini bu kitapta derledim.
            Bu calismada goreceginiz gibi, Afrika nefes kesici goruntulerin, essiz dogal bolgelerin, hayranlik uyandiran canlilarin ve ozgun kulturlerin bir arada bulundugu bir dunya hazinesidir. Maalesef bu essiz doga ve kulturler, Afrika’nin yogun sosyoekonomik sorunlari yuzunden hizla yok oluyor ve bu kitanin insanlari da bunun bedelini son derece zor kosullar altinda yasayarak, kitlikla, collesmeyle ve salgin hastaliklarla oduyor. Afrika’da insanligin tarihi diger kitalardakinden cok daha eski oldugu icin, ayni zamanda Afrika gelecegimizin aynasidir. Umidim, bu ve benzer calismalar gerek Afrika’nin, gerekse ulkemizin dogasina ve cevre sorunlarina olan ilgiyi arttirsin ve essiz canlilarla dolu olan gezegenimiz, tum dogal yasamin ortadan kalktigi, yokluk icinde yasayan milyarlarca insanla kapli bir cehennem haline gelmeden bu gidise bir son verelim.
YOK OLAN TURLER
Insanligin son anlarina sahit oldugunuzu dusunun. Dunya artik kimsenin yasayamayacagi, uzerinde tek bir bitkinin yetismedigi, sirf kayadan ibaret, col bile denemeyecek bir hiclik. Bir vaha haric. Bu vahanin etrafinda son 100 insan beraber yasiyorsunuz. Ama ne oldugunu bilmediginiz bir sey, birkac haftada bir, bir ailenin evini ve icindekileri yok ediyor. Sabah kalktiginizda o evden geriye sadece bir enkaz ve cesetler kalmis. Dehset icindesiniz ama etrafiniz sarili ve kacacak bir yeriniz yok. Sizi neyin birer birer yok ettigini bilmiyorsunuz. Hicbir sey yapamiyorsunuz, soyunuzun ortadan kaldirilmasini beklemekten baska.
Bir korku filmi senaryosu mu? Hayir. Bu dunyanin her yerinde, her gun, yuzlerce kere gerceklesiyor. Tek fark, yok edilenlerin insan degil de binlerce canli turu olmasi. Biyologlarin tahminlerine gore hergun 100 ila 300 canli turu ebediyen yeryuzunden siliniyor. Sozlukteki en kudretli kelimedir ebediyen. Yani geri donmemecesine, ilalebet, sonsuza degin. Nedir binlerce, milyonlarca canliyi bu geri donusu olmayan, en korkunc kadere surukleyen? Biz ve sozde medeniyetimiz. Mertligin mazlumu ezmemek oldugunu dusunursek, serefsizligin dik alasi degil mi bu yaptigimiz? Bilincsiz, kontrolsuz, gozunu hirs burumus bir sekilde insa eden, cogalan, buyuyen, her yeri kaplayan insanlik, onune cikan sayisiz canliyi ezip geciyor. Yokettigimiz ve yok etmekte oldugumuz canlilar bir daha hicbir zaman yeryuzune geri gelmeyecek. Aralarinda 500 kiloyu gecen, 3 metre boyunda muhtesem kuslar, gelmis gecmis en iri canli olan 100 tonluk balinalar, en yakin akrabalarimiz olan sempanzeler ve goriller, cesitli kanserlere ve diger hastaliklara cozum olabilecek bitkiler ve 5000 yil yasayabilen agaclar var. Fakat biz tum bunlari bir kalemde silip atiyoruz. Ne yazik ki insanoglu milyonlarca yil once Afrika’nin duzluklerinde ortaya ciktigindan beri bircok canli turunun yok olmasina sebep oldu. Buyuk ihtimalle ortadan kaldigimiz ilk canli turu, en yakin akrabamiz olan ve bir zamanlar gunumuzdeki insan turu Homo sapiens’in atasi Homo habilis’le beraber yasamis olan Australopithecinelerdi. Bilimadamlari, guvenilir verilere dayanarak bu turun buyuk ihtimalle daha gelismis bir beyine sahip olan Homo habilis tarafindan yemek icin avlanarak yeryuzunden silindigini dusunuyor. Evrimsel kardesimizi oldurerek baslattigimiz bu soykirim, gunumuzde hicbir zaman olmadigi kadar yuksek bir seviyede devam ediyor. Her ne kadar tarih oncesi insanlari suclamak mantikli olmasa da, ulastigimiz bu medeniyet seviyesinde dunyadaki essiz turleri durmaksizin yok etmemizin hicbir ozuru olamaz. Bu oyle bir boyuta ulasti ki, bilim adamlari tarafindan, “6. Soytuketim Krizi” diye tanimlaniyor. Son 500 milyon yilda, dunyada yasayan canlilarin %60 ila %90’inin jeolojik olarak kisa bir sure icinde (yuzbin ila bir milyon yil) yok eden 5 buyuk toplu soy tukenmesi olayi olmustur. Bunlardan 5. Si, 10 km capinda bir meteorun dunyamiza carpmasi sonucu kalkan toz bulutunun aylarca gunesi golgeleyerek bircok bitkinin ve bu bitkilerle beslenen dinazorlarin (ve bunlarla beslenen diger dinozarlarin) soyunun tukenmesine yol acarak dinazorlari dunya yuzunden silen olaydir. Gunumuzde ise, insanlar yuzunden canlilarin ortadan kalkma hizi, 5 milyar yillik dunya tarihinde, en buyuk toplu olum olaylarinda bile rastlanmamis bir seviyede ve bu yuzden biyologlar bunun 6. ve en buyuk tur yokolus olayi oldugunu dusunuyorlar. Gecmiste bu olaylarin en hizlisinin bile onbinlerce yil aldigi dusunulurse, gunumuzde dogadaki canli turlerinin %50’sinin onumuzdeki yuzyilda ortadan kalkicak olmasi (bunu destekleyen sayisiz veri bulunmakta), bu krizin ne kadar korkunc bir boyutta oldugunu gosteriyor. Eger bir an once bu dehset verici soykirima bir son vermezsek, yuz milyonlarca yillik evrimin sonucu ortaya cikan doganin essiz cesitliligini bir asir icinde yok edecegiz. Bu insanligin en buyuk utanci olacagi gibi, tum ekosistemler yikima ugrayacak ve hayatta kalmak icin dogaya bagli olan insanlik da yeryuzunden silinecektir.
DOGANIN HEYKELTRASLARI: EVRIM VE TEKTONIK HAREKETLER
Biyolojinin en onemli kavrami, dogal secim yoluyla evrimlesmedir. 1859 yilinda Charles Darwin tarafindan ortaya atilan evrim kavrami, viruslerden balinalara, palmiyelerden insanlara kadar tum canlilar dunyasini bir araya getirir. Unlu biyolog Dobzhansky’nin dedigi gibi “Evrim olmadan biyolojide hicbir seyin manasi yoktur”. Her ne kadar geri kafali bir kesim tarafindan evrimin ispatlanmamis bir teori oldugu one surulse de, simdiye kadar dogada yapilan milyonlarca gozlem arasinda evrimin tersini ispatlayan bir tane bile yoktur ve evrim kavrami tartisilmaz bir gercek olarak biyolojinin temelini olusturur. Peki nedir bu kadar onemli olan evrim? Bu kitapta sik sik evrimden bahsedecegim icin bu kavramin anlasilmasi cok onem tasimaktadir.
Evrimin dogada gozlenebilen 4 temel sarti vardir.Bunlar:
1-Canlilar birbirlerinden cesitli sekillerde farklilik gosterirler ve bu farkliliklarinin cogunlugu kalitsaldir. Sari sacli mavi gozlu olan bir anne babanin cocuklarinin ve torunlarinin sari sacli mavi gozlu olmasini buna ornek olarak gosterebiliriz. Genetik sebeplerden dolayi kahverengi sacli cocuklari da olabilir ama bunlarin kokeninde gecmisteki nesillerin genleri yatmaktadir. Buna "farklilik prensibi" de denir.
2-Yasayabilmesi mumkun olandan daha fazla canli dogar. Ornegin bir cift sinegin tum yavrulari ureme cagina kadar yasasaydi ve ayni sey bunlarin yavrulari icin de gecerli olsaydi, bir yil icinde tum dunya 30 santim kalinliginda bir sinek tabakasinin altinda kalirdi. Bu prensip, "hayatta kalma mucadelesi" prensibidir.
3-Kalitsal bazi farkliliklara sahip olan canlilar, digerlerine gore daha yuksek hayatta kalma ve ureme sansina sahiptirler. Ornek olarak, diger ceylanlardan biraz daha hizli kosabilen bir ceylanin, aslanlardan kacma sansinin artmasindan dolayi, hayatta kalma ve ureme sansinin daha yuksek olmasini gosterebiliriz. Iste cok onemli olan "dogal secim prensibi" budur.
4-Zamanla dogal secim sonucu avantaj saglayan olan farkliliklar orani artar ve uzun zaman surecinde yeni turler ortaya cikar. Ornegin bir zamanlar daglarda yasayan dag koyunlarinin bir kismi daha da cevik ve denge sahibi olduklarindan dag koyunlarinin gidemedigi sarp kayaliklarda yasamaya baslayarak zamanla keciler haline gelmislerdir. Iste bu da turlerin evrimidir.
Unutulmamalidir ki evrim cok uzun surelerde, genellikle yuzbinlerce, hatta milyonlarca yil icinde gerceklesir. Bu bakimdan bizim yasam suremizde farkedilmeyecek kucuk farkliliklar bile, binlerce nesil sonrasinda farkli turlerin ortaya cikmasina sebep olabilir. Evrime sebep veren baska bir faktor de, bir turun jeolojik olaylar sonucu iki ya da daha fazla gruba ayrilarak, bu gruplarin icinde bulundugu farkli kosullarin farkli turlerin ortaya cikmasina yol acmasidir.
  Ornegin Orta Afrika’da milyonlarca yil once Zaire Nehri tarafindan bolunmesi sonucu, bu nehiri gecemeyen iki ayri sempanze nufusu ortaya cikmis ve bu sempanzeler zamanla farklilasarak iki ayri tur haline gelmislerdir. Benzer sekilde, gunumuzden 5 milyon yil once Afrika’da iklimin degismesi sonucu Dogu Afrika’nin buyuk bir kisminin yagmur ormanindan tropik otlak olan savanlara donustugu ve bu otlaklarda kalan yagmur ormani parcalarinda izole olan sempanzelerin zamanla insan turunu olusturdugu dusunulmektedir. Goruldugu gibi evrim, zaman icinde buyuk farkliliklarin belirginleserek, yeni turlerin ortaya cikmasina neden olur. Gezegenimiz yaklasik 5 milyar yasindadir ve dunyada gelmis gecmis tum canlilar, bundan yaklasik 3 milyar yil once ortaya cikan ve bakterileri andiran ilkel canlilardan gelmislerdir. Evrimin etkileyici potensiyali, doganin en onemli kuvvetidir.
 Biyolojik acidan evrim ne ise, jeolojik olarak tektonik teori de odur. Alfred Wegener tarafindan ortaya atilan tektonik teori, dunyamizin gezegenin ic kisimlarindaki erimis magmanin uzerinde hareket eden tektonik tabakalardan olustugunu ileri surer. Her ne kadar yuzlerce kilometre derine inip erimis metali yerinde gorebilecegimiz teknoloji olmadigindan bu teoriyi direk olarak dogrulamak mumkun olmasa da, fosiller, jeolojik katmanlarin incelenmesi ve cografi olusumlarin arastirilmasi, tektonik hareketlerin varligini ispatlamaktadir. Bunun en guzel orneklerinden biri, bir zamanlar birlesik oldugu dusunulen Guney Amerika’nin dogu kiyisi ile Afrika’nin bati sahilinin birbirine mukemmel uyumudur. Buna yurdumuzdan benzer bir ornek, bir zamanlar ayni toprak parcasi olan Kibris ile Iskenderun Korfezi’nin birbirine tam oturmasidir. Tektonik hareketler sonucu surekli hareket eden kita sahanlarinin birlestigi bolgelerde (fay hatlari) ise, volkanik faaliyetlerin ve depremlerin olasiligi artar. Ulkemizden boyle iki fay hatti gectigi icin, Turkiye’de bircok deprem olmasinin yanisira Uludag, Erciyes, Agri, Nemrut gibi bircok yanardag da bulunmaktadir. Kitalarin yillik hareketleri her ne kadar milimetrelerle olculse de, milyonlarca yil soz konusu olunca bu milimetreler binlerce kilometrelik hareketler demektir. Ornegin Avustralya 80 milyon yil once diger kitalardan ayrilmaya basladigi icin, kendi basina kalmistir. Bu ayrilma esnasinda dunyada bulunan ilkel memeliler Avustralya’da soyutlanmis ve daha sonra daha gelismis memeliler ortaya cikip bircok ilkel keseli memelinin ortadan kalkmasina yol actiginda, denizler nedeniyle Avustralya’ya varamadiklarindan, bu kita bundan etkilenmemistir. Bu yuzden gunumuzde Avustralya diger kitalarinkinden cok farkli bir keseli memeli toplulugu barindirmaktadir ki, kangurular da bunlarin en taninmislarindandir. Goruldugu gibi bu hareketler, gerek gezegenimizin jeolojik yapisi gerekse kitalarin canli topluluklari acisindan buyuk onem tasimaktadirlar. Kitalarin bu hareketleri, yuzlerce milyon yil sonucu sayisiz evrimsel farklilasmaya elvermis ve tektonik hareketler gunumuzun cesitli ve zengin canli topluluklarinin ortaya cikmasinda evrimsel surec kadar onemli bir yere sahiptir. Canlilar icin buyuk onem tasiyan bu iki mekanizma, diger tum kitalarda oldugu gibi, Afrika'da da benzersiz ve hayranlik uyandiran bir canlilar toplulugunu ortaya cikmasini saglamistir.
Afrika Savani
Giris