9. ASLANLARDAN PENGUENLERE: AFRIKA'NIN GUNEYI,
FYNBOS, KAROO VE OKYANUS
Muhtesem cesitlilik: Guney Afrika’nin fynbos bitki
ortusu
Karsimdaki goruntuye inanmak cok zordu. 3 metre uzagimdaki
cicegin uzerindeki serce buyuklugundeki kusun kuyrugu, boyunun 3 katiydi.
Sanki biri bir horozun kuyrugu kesip bu kucuk kusa yapistirmisti. Yillardir
bu kusun resimlerine bakip gorme hayalini kurmustum. Neye
benzedigini gayet iyi biliyordum ama karsimdaki canli mantigin sinirlarini
zorluyordu. Yavas yavas bu hayret buyuk bir mutluluga donustu. Afrika’ya
ozgun kus familyalarindan sonuncusunu da gormustum. Ustelik sirf guney
Afrika’ya ozgun sekerkuslari ailesinin gorkemli uyesi Umit burnu sekerkusunu
bu bolgeye ozgun fynbos bitki ortusunun en etkileyici bitkisi dev proteanin
uzerinde gormenin keyfi de baskaydi. Sirf
erkeklerin sahip oldugu bu uzun kuyruk, disilerin tercihi nedeniyle evrim
sonucu nesilden nesile giderek uzayarak, gunumuzde inanilmaz boyutlara
ulasmistir. Gercekten de erkek kuslar cekiciliklerini olabildigince sergilemek
icin surekli bir cicekten digerine ucuyorlar, ziplayip bir sure havada
asili kaldiktan sonra kuyruklarinin agirligiyla asagi iniyorlardi. Disiler
ise bir guzellik yarismasinin jurisini andirircasina, sakince protea ciceklerinin
uzerine tunemis, erkeklerin arasindan en cekicisini secmeye calisiyorlardi.
Hayvanlar dunyasinda, genellikle esini secen, yavruyu tasidigi icin uremenin
bedelini en agir odeyen disilerdir. Bu yuzden bircok kus ve diger hayvan
turunde, disiler genellikle donuk renklere sahipken (bu ayni zamanda kuluckadayken
kamuflaj saglar), erkekler goze batmanin avlanma riskini arttirmasina ragmen
disilere cekici gozukmek icin olabildigince parlak renklere, uzun kuyruklara
ve diger suslemelere sahiptir. Bu olgunun en iyi orneklerinden bazilari
Afrika’dadir. Zevkle ciftlesme dansini seyrettigim sekerkusu da bunlarin
basinda gelir. Bu bolgede buyuk bir cicek cesitliligi oldugundan, sirf
buraya ozgun olan sekerkuslari ve guneskuslari gibi bircok nektarla beslenen
kusu gormek mumkundur. Her ne kadar sekerkusu kadar etkileyici kuyruklari
olmasa da, guneskuslari da parlak mucehverleri andiran renkleriyle ayni
derecede goz alicidir. Belki de bunlarin en guzeli, sirf burada rastlanan
turuncu goguslu, zumrut yesili guneskusudur.
Afrika’nin
en guneyinde, Umit Burnu’ndaydim. Kitanin en ozgun dogal ortamlarindan
biri olan fynbos, buradaki temel bitki ortusudur ve bitkibilimciler tarafindan
dunyanin en zengin bitki toplulugu olarak kabul edilir. Dunyadaki 6 temel
bitki kralligindan (farkli temel bitki topluluklarina bilim dilinde bitki
kralligi denilir) biri olan fynbos, diger bitki kralliklarindan yuzlerce
kat daha kucuk bir alanda, bircogu Restionacae, Ericaceae ve Proteaceae
ailelerine dahil olan binlerce ozgun turu ve 7 ozgun familyayi barindirir.
Bu bolgenin iklimi Akdeniz tipi oldugundan, fynbos genellikle ulkemizdeki
agacsiz maki bitki ortusunu andirir. Ote yandan, cogunlukla yaprak dokmeyen
cali, agaccik ve ciceklerden olusan fynbos, turce Akdeniz makisinden cok
daha zengindir ve buradaki bitkilerin coguna dunyanin baska hicbir yerinde
rastlanmaz. Deniz
seviyesinden 2,000 metreye kadar degisen yukseklik ve iliman kiyi ikliminden
ic kisimlardaki kurak columsu iklime kadar cesitlilik gosteren hava kosullarinin
sekillendirdigi bircok farkli yasam bolgesi, boylesine kucuk bir yuzolcumunde
bu inanilmaz cesitliligin olusmasini saglamistir. Ayrica, bu bitki ortusunun
bir zamanlar bir milyon kilometre kareyi asan bir alan kapladigi, fakat
iklim degisiklikleri nedeniyle tum turlerin giderek daha kucuk bir alanda
yogunlastigi da dusunulmektedir. Sebepleri ne olursa olsun, dunyanin baska
hicbir yerinde bu kadar yuksek bir tur yogunluguna rastlamak mumkun degildir
ve sirf tur sayisi olarak bile bu bitki topluluguyla birtek zengin tropik
orman bitki topluluklari boy olcusebilir.
Ornegin Cape Town yakinlarindaki Table daginin toplam yuzolcumu 90 km2
dir ama bu dagda 2,500'e yakin bitki turune rastlanir. Bu tum Ingiltere’deki
bitki turlerinin sayisina denktir. Sadece Afrika’nin en guneyindeki 70,000
km2‘yi (Turkiye yuzolcumu
yaklasik 800,000 km2‘dir)
kaplayan fynbos alanindaki yaklasik 8,500 bitki turunun ( ki bu Turkiye’deki
bitki turlerinin sayisiyla aynidir) %70’ine dunyanin baska hicbir yerinde
rastlanmaz ve bu bitki turlerinin 1,400’u yok olma tehlikesiyle karsi karsiyadir.
Bunun yaninda bu bolgeye ozgun bircok omurgasiz, memeli, kus, surungen
ve diger canlilarin da soyu tehlikededir.
Bunun bircok sebebi vardir ama her zamanki gibi temel
sebep, bu bolgede hizla artan nufusun giderek daha genis bir alana yayilmasi
ve yerlesim icin dogal ortamlari isgal etmesidir. Ornegin cok zengin bir
dogaya sahip olan Table Dagi’nin eteklerinde, Afrika’nin en buyuk ve gelismis
sehirlerinden olan Cape Town yer alir. Her ne kadar dunyanin en guzel sehirlerinden
biri olsa da, Cape Town hizla buyumekte ve bu sehir ve cevresinde yasayan
bircok insan, gerek fabrikalar, gerek ihtisamli villalar gerekse tek katli
gecekondular icin hizla bu bolgedeki bitki ortusunu yok etmektedir. Bu
yuzden fynbosun en buyuk tehdit altindaki kismi Cape Town ve cevresindeki
bolgededir. Bunun yaninda, tarimla ugrasan halkin sik sik fynbosu atese
vermesi, koyunlarin ve ineklerin otlayarak birck bitki turunu ortadan kaldirmasi,
tarla acmak icin dogal bitki ortusunun yok edilmesi, buraya ozgun olmayan,
cam, akasya, kaktus gibi bitki ve hayvanlarin dogal canlilarin yok etmesi
ve yerini almasi ve kacak cicek toplama da fynbosu tehdit eden sebeplerdendir.
Kuresel isinma nedeniyle, fynbosun kuzeyindeki kurak bolge genisleyerek
fynbosnu yerini almakta, ve artan hava sicakliklari ve kuraklik yangin
ihtimalini yukseltmektedir.
Bu bolgenin gecmisi insanin yokedici potensiyaline bir
abide gibidir. Afrika’da soyu tukenmis cok az buyuk memeli turunden biri
olan mavi antilop, bir zamanlar fynbosun bir parcasiydi. Maalesef buraya
yerlesen somurgecilerin avlanmasi sonucu, kilic boynuzlu antilop, sable
ve roan antiloplari gibi bir Hippotragin (atimsi antilop) olan mavi antilopun
nesli, 19. yuzyilda tukenmistir. Ayni sey yari zebra, yari ati andiran
quagganin da basina gelmistir.
Tum guzelligiyle alabildigine uzanan essiz fynbos.
|
Sadece fynbosda bulunan ender Victorin otlegeni.
|
Goruluyor ki dunyanin en onemli biyolojik hazinelerinden
biri olan bu bolge, artan nufusun, sehirlesmenin ve tarimin yogun tehdidi
altindadir. Bu bolgede konustugum bircok insan, buranin onemini kavrasa
da, genellikle gelismenin onemli oldugu ve insanlarin bitkilerden once
geldigi konusunda fikir belirttiler. Konustugum kisilerin egitim seviyesi
dustukce, bu dusunce daha da baskin olarak ortaya cikti. Maalesef
bu dusunce tarzi dunyanin bircok yerinde yaygindir. Insanlar cevreyi sevdiklerini
iddia etseler de, bunu pratige dokmeye gelince gerekeni yapmaktan kacinmakta,
cevrecilgin, insanlarla hayvanlar arasinda secim yapmak oldugu gibi yanlis
bir dusunceye kapilmaktadir. Halbuki tam tersine, bozulmamis ve zengin
bir doga saglikli bir toplum ve insanlik icin en onde gelen sarttir. Kuresel
isinma nedeniyle ortaya cikan felaketler, orman kesiminden sebeplenen erozyon,
kuraklik ve seller, bocekcil kuslar ortadan kalktigi icin ortaya cikan
tarim zararlilari ve daha bircok ornek gostermektedir ki, insanlar dogadan
uzaklasip yasadiklari ortamlari giderek tekduze, yapay ve dogal cesitlilikten
mahrum kildikca, beklenmedik felaketlerin sayisi artmakta, dogadan saglanan
ucretsiz hizmetlerin sonu gelmektedir.
Ayni sey fynbos
icin de gecerlidir. Bu bolgenin, ozellikle de cicekcilik ve eczacilik potensiyali
son derece yuksektir. Gladiyol, krizantem, Afrika meneksesi gibi tanidik
bircok sus bitkisinin anavatani fynbosdur ve bu bitki turlerinden dunya
capinda her yil buyuk gelir saglanmaktadir. Bunun yaninda buradaki binlerce
turdeki kimyasal maddelerin ilac yapimi icin buyuk potensiyali vardir ve
yore icin essiz bir gelir kaynagi olarak gelistirilmektedir. Maalesef bu
potensiyal bu bitki turlerinin hizla yok edilmesiyle giderek azalmaktadir.
Direk gelir getirmesinin yaninda, bircok diger dogal bitki ortusu gibi,
fynbos da erozyonu onleme ve su akisini engelleme acisindan cok onemli
bir islev gorur. Ozellikle Table Dagi gibi egimli bolgelerde yetisen fynbos,
yagan yagmur suyunu emip, akmasini onleyerek zengin topragin erozyonla
yokolmasini onledigi gibi, ani sellerin de onune gecer. Bu bolgede Akdeniz
iklimi hukum surdugunden, kurak yaz mevsiminde uzerinde fynbos olan toprak
nemini korur ve fynbosun icinden gecen bircok dere kurumadan akmaya devam
ederek cevresine hayat verir. Tum bunlara ragmen bolgedeki insanlarin cogu
egitimsizliklerinden veya dusuncesizliklerinden bu faydalari goz ardi etmektedirler
ve fynbosun yokedilmesi surmektedir.
Dikkat edilirse,
fynbosun kaderi yurdumuzdaki bircok bitki toplulugunun durumuna buyuk benzerlikler
gosterir. Ozellikle de Guney Afrika’ya benzer bir iklimin goruldugu Akdeniz
ve Ege bolgelerimizdeki zengin maki topluluklari da benzer sebeplerden
dolayi hizla ortadan kalkmaktadir. Her ne kadar fynbos kadar zengin olmasa
da, bu bitki topluluklari da buyuk bir cesitlilige sahiptir ve 3,000 yurdumuza
ozgun oldugu tahmin edilen yaklasik 9,000 bitki turumuzun bircogu sirf
maki ortaminda bulunur. Yogun tarim, hayvancilik, bilincsiz gelisen turizm,
sanayi ve yerlesim bolgeleri, yanginlar ve kacak yabani bitki ticareti
yuzunden ulkemizdeki maki bitkilerinin bircogu da yok olmanin esigindedir
ve cogu bakimdan Guney Afrika’nin fynbos bitkilerinden cok daha buyuk tehdit
altindadirlar. Bu yuzden fynbosda olanlardan ders almak ve essiz maki bitkilerimizin
yokolmasinin onune gecmek hepimizin borcudur.
Yokolan Karu: Guney Afrika’nin Kurak Beldesi
Fynbosdan kuzeye
dogru gidildikce, denizin yumusatici etkisi giderek azalir ve rengarenk
ciceklerle kapli maki tipi bitki ortusunun yerini, daha kirac, colu andiran
yari kurak karu tipi bitki ortusu alir. Her ne kadar Guney Afrika duzluklerinin
zengin hayvan cesitliligine ya da fynbos essiz bitki turu zenginligine
sahip olmasa da, bircok acidan karu Afrika’nin en ilginc ve en tehdit altindaki
ekosistemlerinden biridir. Bir zamanlar karuda yasayan ve mevsimler goc
eden antilop ve zebra suruleri, uzun bir sure once yogun avlanma nedeniyle
ortadan kalkmistir. Oyleki, sirf bu bolgede bulunan ve sirf arka kismi
cizgili bir zebra olan quagganin(Equus quagga) soyu tamamiyle tukenmis
ve siyah gnu antilobunu da yokolmanin esigine gelmistir. Karuya ozgun av
hayvanlari uzun sure once ortadan kalktigindan, milli parklarin onculeri
olan av koruma bolgeleri kurulurken, artik av hayvani olmayan karu gozardi
edilmistir. Bu yuzden yakin gecmise kadar hicbir milli parkin olmadigi
karunun gunumuzde de cok az bir kismi korunmaktadir.
Her ne kadar
fynbos kadar cesitlilige sahip olmasa da, karuda %35 ila %50’si sirf buraya
has olan yaklasik 7,000 bitki turunun oldugu tahmin edilmektedir. Bunun
yaninda karunun nemli kisimlari, etli yaprakli cicekler acisindan dunyanin
en zengin bolgesidir. Maalesef bircogu bu bolgeye has olan bu bitkiler,
uluslararasi koleksiyoncular tarafindan buyuk ragbet gorduklerinden, bu
bitkiler kacakcilar tarafindan toplanarak yurtdisina kacirilmaktadir. Bu
bakimdan karuda yasayan bircok etli yaprakli bitki ve ayni sekilde yasadisi
olarak toplanan bazi kertenkele turlerinin soylari tukenmek uzeredir. Ulkemizde
de bu sorunun benzeri, kacakcilik nedeniyle soylari tukenen nergis bitkileri,
Apollo kelebekleri, atmacalar ve bazi engerek yilani turlerinde gorulmektedir.
Karuyu en
cok tehdit eden sorun ise suphesiz tarim ve hayvancilikdir. Devletin bir
zamanlar kirac bozkir diye gozardi ettigi karuya bircok ciftci yerlesmis
ve ozellikle sigir ve koyun besiciligi bu bolgede onemli bir gecim kaynagi
haline gelmistir. Gerek dogal olarak kirac olan bolgelerin sulama yoluyla
tarima acilmasi, gerekse koyun ve sigirlarin dogal otcullarin aksine ayni
yerde kalarak tum bitki ortusunu tuketmesi, karunun ozgun bitki ortusunu
bircok yerde tamamen ortadan kaldirmistir. Bolgenin kurak iklimine uyum
saglamis bitki turlerinin ortadan kalkmasiyla beraber, karu giderek collesmekte
ve karunun guney siniri genisleyerek fynbosun yerini almaktadir. Tabi fynbosun
yerini alan karu, dogal bitki turlerinin cogunu yitirmis olan bozulmus
karudur. Bunun yaninda kullanilan bircok tarim ilaci, yorenin zengin bocek
yasamini yok etmekte ve dogada cok kalici olan tarim ilaclari, bircok karu
canlisini zehirlemektedir. 1989’den itibaren Turkiye dogasinda gorulmeyen
kelaynaklarin da binlercesi guneydoguda tarim ilaci kullanimi yuzunden
zehirlenerek olmustur. Bu ozgun bozkirin tarim nedeniyle collesmesi, Ic
Anadolu’daki ozgun bozkirlarin ayni sebepten collesmesiyle tamamen ayni
sorundur.
Tum bunlarin yaninda, yogun madencilik operasyonlari,
yabanci bitki turlerinin bircok ozgun turun yerini almasi ve hizli sehirlesme
karuyu ortadan kaldiran diger sebeplerdendir. Ne yazik ki tum bu ozgun
bitki turlerine ve karsi karsiya oldugu tehditlere ragmen, karunun sadece
%1’inden azi koruma altindadir ki bu da ulkemizdeki bozkir ekosisteminin
durumuyal benzerlik gosterir. Eger bir an once daha fazla bir alan koruma
altina alinip, ozgun canlilarin ortadan kalkmasi onlenemezse, gerek karu
gerekse ulkemizdeki gibi bircok bozkir ekosistemi tamamen ortadan kalkarak
yerini hemen hicbir canlinin yasamadigi insan yapimi cole birakacaktir.
Antarktika’dan gelen bereket: Atlantik ve Hint
Okyanuslarinin Bulusmasi
Guney Afrika’nin
zengin ekosistemleri sirf karayla sinirli degildir. Hint Okyanusu’yla Atlantik
Okyanusu’nun biraraya geldigi Cape Town aciklari, dunyanin en verimli ve
cesitli denizlerindendir. Bunun sebebi, Antarktika’dan gelen ve beraberinde
bol miktarda balik ve plankton getiren soguk ve verimli Benguela akintisinin,
Hindistan’dan gelen Agulhas akintisiyla Cape Town aciklarinda bulusmasidir.
Bunun yaninda, guney Atlantik’den ve Angola’dan gelen akintilar da, denizin
cesitliligine katikida bulunur ve bolgedeki deniz canlilari cesitliliginin
yuksek olmasinin sebebidir. Bu sayede, 2,150 balik turu, 66 kalamar turu,
37 balina ve yunus turu ve 83 deniz kusu turu Guney Afrika’nin denizlerini
kendilerine mekan edinmistir.
Tropik Hint
Okyanusu’ndan gelen Agulhas akintisi, mercanlari, deniz kaplumbagalarini,
tropik kopekbaliklarini ve daha bircok tropik canliyi beraberinde getirir.
Bunlardan biri de, yakindan tanidigimiz Caretta caretta deniz kaplumbagasidir.
Agulhas akintisinin isinmaya basladigi Ekim ayinda yumurtlayan Careta
caretta’nin bu bolgeyi secmesinin sebebi, surekli devrim-daim yapan
bir sicaksu akintisinin olmasi ve deniz kaplumbagalarinin besinini olusturan
denizanalarinin bol miktarda bulunmasidir.
Suyun en sicak oldugu Subat ve Mart ayinda yumurtadan cikan yavrular, 3
yil boyunca bu verimli ve sicak sularda buyudukten sonra acik denize donerler.
Ne yazik ki guneydogu Afrika sahillerinin hizla imarlasmasi ve kaplumbaga
yumurtalarinin amansizca calinmasi nedeniyle, burada yuvalayan Caretta
caretta ve 700 kiloya varan agirligiyla dunyanin en buyuk deniz kaplumbagasi
olan deri sirtli kaplumbaga Dermochelys coriacea’nin soylari tehlikededir.
Bol besin ve ilk sular nedeniyle burada yavrulayan bircok tropik kopekbaligi
turunun de sayilari, uzakdogudaki kopekbaligi yuzgecine olan talepten dolayi
giderek azalmaktadir.
Sadece birkac
yuz kilometre otede, Cape Town aciklarinda ise, okyanus yasami tamamiyle
karakter degistirir. Antarktika’dan gelen buz gibi su, tropik canlilarin
yasamasini engeller ve bu sularda guney denizlerinin tipik canlilari olan
albatroslar, penguenler, balinalar ve foklar yasar. Soguk oldugu icin dibe
coken ve Afrika sahillerine yaklastiginda yukari yukselerek dipteki mineralleri
suyun yukari kesimine tasiyan bu akinti sayesinde, denizlerdeki yasamin
temelini olusturan planktonlarin sayisi olaganustu boyutlara ulasir ve
bu canlilarla beslenen baliklar, diger baliklara ve kuslara yem olarak
zengin bir okyanus ekosistemini olustururlar. Cogumuz icin penguenler sadece
kutupta yasayan canlilar olsa da, Antarktika’dan gelen bu soguk ve verimli
akinti sayesinde bu bolgede Afrika penguenleri yasar. Atalarinin soguksu
akintisiyla Guney Amerika kitasindan geldigi dusunulen bu sempatik hayvan,
anirmayi andiran haykirisi yuzunden “esek pengueni” olarak da bilinir.
Insanlardan korkmayan bu sempatik canli, zamaninda yumurtasi ve eti icin
amansizca avlanmis ve yok olmanin esigine gelmistir. Bu gunumuzde sona
ermisse de, maalesef yuvaladiklari sahillerin yokedilmesi, petrol akintisi
ve yogun balikcilik nedeniyle balik sayisinin asiri derecede azalmasindan
dolayi Afrika penguenlerinin soyu halen tehlikededir. Hizli gelisme ve
sahillerin imarlastirilmasi, penguenlerin yaninda, Umit Burnu sahil ve
kayaliklarinda yasayan balik, kabuklular ve buyuk bir kismi kis aylarinda
yurdumuz dahil olmak uzere kuzey yarimkureden buraya goc eden su kuslarinin
da sayisini azaltmaktadir.
Bir Afrika pengueni yavrularina sefkat gosteriyor.
|
Cape Town yakinlarinda bir Afrika pengueni kolonisi.
|
Umit Burnu
aciklarinda, Antarktik ve Hint Okyanuslarinndan gelen akintilarin bulustugu
bolgeyi daha iyi inceleyebilmek icin, bir arastirma teknesiyle guney denizlerine
acildim. Ilk basta 45 dereceye varan yalpalamadan dolayi kendimi pek iyi
hissetmediysem de, bir sure sonra bu ritime alistim ve etrafimdaki guzelligin
tadini doyasiya cikartmaya basladim. Dogan gunesin onunden gecen Cape karabataklari,
sanki bir koreograf tarafindan planlanmiscasina essiz bir uyumla ucuyor,
buyuk bir keyifle bata cika tekneyi takip eden Cape kurk foklari denizde
oynayan cocuklari andiriyordu. Avlanmalari yasaklandiktan sonra sayilari
onbinlere varan bu zarif hayvanlar, Afrika’nin guney bati sahili boyunca,
zengin Benguela akintisina paralel kiyilarda yasarlar. Oyleki, sayilari
cok arttigindan dolayi, kontrollu bir sekilde tekrar avlanmaya baslamislardir.
Sahilden uzaklastikca,
Umit Burnu’nun etkileyici tepeleri sabah gunesinde icin icin yaniyorlardi.
Daha kiyidan ayrilali 15 dakika gecmemisti ki, aniden iki adet Guney gercek
balinasi suyun uzerine cikiverdi. “Buuu$$$” sesiyle puskuren devler,
nefes aldiktan sonra denizin derinliklerinde kayboldular. Zamaninda balina
avcilarinin en cok tercih ettigi balina olduklari icin “gercek balina”
ismi verilmis olan bu zararsiz ve zeki devler, diger tum iri balina turleri
gibi avlanma yuzunden neredeyse yeryuzunden silinmislerdir.Uluslararasi
anlasmalar sonucu korunan balinalarin sayisi son 20 yilda artiysa
da, halen Norvec ve Japonya balina avlamaya devam etmektedir. Zengin iki
akintinin biraraya gelmesinden dolayi, Cape Town aciklari dunyanin en iyi
balina gozlem yerlerinden biridir ve yavrulama zamaninda Guney gercek balinasini
sahilden bile gormek mumkundur. Bu turun yaninda, kambur balina, yuzgecli
balina, hatta en buyuk tur olan mavi balinayi da bu sularda gormek mumkundur.
Bu etkileyici devlerin yaninda, bu sularda yasayan bir o kadar etkileyici
diger bir dev vardir ki, bircok kisinin kabuslarinda basrolu oynar. Bolgedeki
bol miktarda balik ve fok olmasindan dolayi, Umit Burnu aciklari, 6-8 metre
boyuyla dunyanin en buyuk kopekbaligi olan, Jaws filminin basrol oyuncusu
buyuk beyaz kopekbaliginin (Carcharadon carcharias) da en sik rastlandigi
bolgelerdendir. Bir isirisda bir insani rahatlikla ikiye bolebilecek olan
bu etkileyici canli, genellikle insanlara saldirmaz ve saldirdigi insanlar
da cogunlukla surf tahtalarinin uzerinde yuzerken foklari andiran sorfculerdir.
Maalesef bu etkileyici canlilar ve diger bircok kopekbaligi turu (ki yuzlerce
kopekbaligi turunden sadece 4 tanesi potensiyal olarak olumculdur), yanlis
anlasilmalarindan dolayi insanlar tarafindan amansizce katledilmektedir
ve denizlerin bu muhtesem avcilarinin bircogunun soyu tukenmek uzeredir.
Buyuk beyaz kopekbaliginin az da olsa birkac hayrani vardir ve kendisini
ortaminda gorebilmek icin bircok canli, Cape Town aciklarinda celikten
kafeslerin icinde dalarak ete ve kana gelen Carcharadon carcahrias'la
su altinda gozgoze gelme serefine sahip olurlar. Bu oyle populerdir ki,
dunyanin en unlu buyuk beyaz kopekbaligiyla dalma yeri olan Cape Town’da
bu nefes kesen karsilasmayi gerceklestirmek icin yaptigim tum cabalar,
bu dalislarin tamamiyle dolu olmasi nedeniyle bosa cikti.
Bu fotograf Graham Lambert'in web sayfasindan
alinmistir ve onun izniyle kullanilmaktadir.
|
Deniz kuslariyla
dolu 3 saatten sonra, en sonunda hedefimiz olan buyuk balikci teknesine
varmistik. Bir gece oncesinden denize saldigi muazzam girgir agini yavas
yavas toplayan geminin pesinde, binlerce albatros, sumsuk kusu, yelkovan
ve diger deniz kusunun yanisira, sayisiz kurk foku da, bu balik soleninden
olabildigince istifa etmek icin birbirleriyle yarisiyorlardi. Ozellikle
de agizlarina sigmayan baliklari yutmaya calisan kuslarla surekli birbirlerinden
yiyecek calmak icin kavga eden albatroslari seyretmekten yerlere yatiyorduk.
Albatroslar, petreller, yelkovanlar ve Procellariforms takimina ait diger
deniz kuslari, martilardan farkli olarak deniz suyunun tuzunu aritmaya
yarayan karmasik burunlara ve cok parcali gagalara sahiplerdir. Yinemartilardan
farkli olarak, yuvalama disinda karayla pek alakalari yoktur ve hayatlarinin
cogunu acik denizde gecirirler. Ozellikle albatroslarun son derece ince
ve uzun kanatlari, denizin uzerindeki hava akimlarindan en iyi sekilde
yararlanabilecek bicimde evrimlesmistir. Teknenin etrafinda ucusan binlerce
deniz kusunun arasinda, sadece Afrika’nin batisindaki Tristan de Cunha
adasinda yuvalayan ve dunyanin en ender deniz kuslarindan olan Gozluklu
petrel de vardi. Buyuk, siyah bir martiyi andiran bu kus, gozunun etrafindaki
beyaz halkasiyla gordugum en guzel deniz kuslarindandi. Bu orta boylu kusun
bulundugumuz bolgenin yuzlerce kilometre uzaginda dogmus olmasi ve belki
de hergun yuvasina yiyecek goturmek icin bu mesafeyi tekrar tekrar kat
etmesi, deniz kuslarinin inanilmaz ucus kapasitesine cok iyi bir ornektir.
Etrafimizda ucan albatroslarin buyuk bir kismi da, buyuk ihtimalle Cape
Town’un 1600 km guneyinde olan (Edirne-Kars arasi) ve Antarktika’ya yaklasan
bir iklime sahip olan Prince Edward ve Marion adalarinda yuvaliyorlardi.
Guney Afrika’ya ait olan bu adalarda insanlar yasamadigi icin, albatroslar,
deniz kuslari 4 penguen turu, iki tur fok ve deniz filleri yasar. Inanilmasi
gucdur ama ender de olsa, bu adalardan gelen bazi foklar ve penguenler,
Umit Burnu’nda gorulmustur. Belki de en hayret verici olay, Umit Burnu’nda
5 kere rastlanmis olan deniz fillerinin, guneydeki adalardan degil de,
7 bin kilometre uzakta olan Guney Georgia adasindan gelmis oldugudur. Bu
gercekler, bu deniz kuslarinin ve deniz memelilerinin ne kadar usta gezginler
oldugunun en iyi gostergesidir.
Guney Afrika'nin 1600 km guneyindeki Prince ve Marion adalarinda
yasayan en ilginc canlilar arasinda Guney fil foklari, kral penguenleri
ve Gentoo penguenleri yer alir.
|
Sahit oldugum
her gorsel solen gibi, bu buyuleyici deniz kuslari gosterisine de en sonunda
veda etmek zorunda kaldim. Gemi agini toplamis, hala etrafta yuzlerce kus
ucmasina ragmen bizim de donme vaktimiz gelmisti. Tum zerafetleriyle suzulen
albatroslarin ve sualti akrobatlarini andiran foklarin eslinde Umit Burnu’na
donerken, Afrika’nin ucundaki bu essiz diyarin inanilmaz cesitliliginin
tadi damagimda kalmisti. Umit edelim ki bu zenginlik, dunyanin bircok yerinde
oldugu gibi burada da insanin hirsina kurban gitmesin ve binlerce ozgun
bitki cesidi, zengin sualti dogasi ve zerafetin timsali olan albatroslariyla
Umit burnunun dogasi onumuzdeki nesilleri de hayran birakmaya devam edebilsin.
Guney Afrika’da doga ve insan
Guney Afrika Cumhuriyeti
bir bakima Afrika’nin genelindeki sosyal ve ekolojik sorunlarin hepsini
bunyesinde bulundurur. Burada ilk dikkatimi ceken gergin ortam ve yuksek
suc orani oldu. Her ne kadar irkci yonetim degismisse de, bircok Avrupa
asilli Guney Afrikali'nin zencilere karsi bakisi pek degismemistir ve aralarinin
pek iyi oldugu soylenemez. Hepsi olmasa da, maalesef gerek konusmalarindan,
gerek tavirlarindan, Guney Afrika'daki beyazlarin bircogunun dupeduz irkci
oldugu belliydi. Ote yandan, zenciler de o korkunc yillarin acisini unutmamislar
ve bircogunun tavrindan acik tenli insanlari hakli olarak pek sevmedikleri
anlasiliyor. Diger Afrika ulkelerindeyken cogu insan bana arkadasca davranirken,
burada bircogu selam verince bile insanin yuzune bakmiyordu. Tabi bu gerginlik
ulkede bircok sorunun cozulmesine buyuk bir engel tesgil ediyor ve her
ne kadar Guney Afrika doga koruma acisindan bircok Afrika ulkesine nazaran
cok yol katetmisse de, bu irk ayrimi sorunu cozulmesse kazandiklari basarilarin
bircogunun kaybedicekleri kesin. Yillarin irkci rejimi sayesinde Avrupa
kokenli guney Afrikalilarin cogunun refah seviyesi iyi (mesela araba suruculerine
bakildiginda, nufus oranindan gore cok daha fazla bir yuzde Avrupa kokenli),
doga koruma calismalarinda ve doga ile ilgili bircok tesebbusde onlar baskin
ve siyah kesim, doga ve ekoturizmi daha cok zengin beyazlarin luksu olarak
goruyor.
Ote yandan,
milli parklarin ve "game lodge", "game ranch", "eco lodge" gibi isimlerle
anilan, cesitli hayvanlarin, ozellikle de aslan, fil, gergedan, zurafa,
leopar, zebra gibi iri, karizmatik ve cok ilgi ceken hayvanlarin bulundugu
ozel arazilerin buyuk bir gelir kaynagi oldugunun her iki kesim de farkinda
ve bunu korumak niyetindeler. Her ne kadar yonetim degistiginden bu yana
bircok pozisyona zenciler getiriliyorsa da (ki bu esitlik acisindan sart)
yine de dogayla ilgili bircok is beyazlarin egemenliginde ve diger kesimin
bu konuda daha cok egitim almasi gerekiyor. Eger bu egitim saglanabilirse
ve gerekli bilinc asilanabilirse, Guney Afrika'nin iyi altyapisi sayesinde
buradaki bircok tehlikedeki canli korunup sayilari arttirilabilir ve Guney
Afrika diger Afrika ulkelerine ornek olup, personel ve canli destegi de
saglayabilir (ki su anda bu yapiliyor). Bu egitimi saglamak icin bircok
"canli merkezi" egitime buyuk onem veriyor. Ornegin Nelspruit yakinlarindaki
bir "surungen merkezi" cesitli surungen turlerini (ki bunlari genellikle
sikayet gelen evlerden aliyorlar) uretip dogaya birakmanin yaninda, hergun
son derece egitici bir gosteri de duzenliyor. Bu gosteri de cesitli yilanlar,
akrepler ve orumcekler gosterilip izleyenlere bunlarin faydalari, nasil
sakinilmasi gerektigi ve bu canlilarin oldurulmesinin ekosisteme ne kadar
zararli oldugu anlatiliyor. Bu hayvanlari gorup dokunma sansini elde eden
bircok insan, ozellikle de cocuklara, doga koruma bilinci asilaniyor. Maalesef
burada da ziyaretciler arasinda bir tek zenci yoktu. Bu da gelir dagiliminin
duzeltilmesinin onemini ortaya koyuyor cunku bu insanlarin karnini doyuracak
parasi bile yok. Ulkenin en iyi hayvanat bahcelerinden olan Pretoria hayvanat
bahcesi de iyi bir uretim ve egitim programina sahip ve ozellikle de ulkeye
ozgun ve ozellikle de soyu tehlike de olan bazi turleri uretip dogaya salma
projeleri yurutuyor. Bunlarin arasinda beyaz gergedan, nyala antilopu,
Berber dag kecisi, Cape akbabasi, cesitli surungen turleri var. Hayvanat
bahcesi personeli, halki bu projeler hakkinda mumkun oldugu kadar bilgilendirmeye
ve bilinclendirmeye calisiyorlar. Yine de hayvanat bahcesinde konustugum
bircok kisi hayvanat bahcelerinin amacini sorunca, insanlarin hayvanlari
yakindan gormesini saglamak ve insanlari eglendirmek oldugunu soyledi.
Maalesef dunyanin bircok yerinde bu bilinc yerlesmis durumda (cogu yerde
de hayvanat bahceleri de gercekten sirf eglence amaciyla kullaniliyor).
Halbuki hayvanat bahcelerinin en onemli amaci soyu tehlikedeki turleri
uretmek ve bu konuda halki egitmek olmali.
Molokoloko
hayvan rehabilitasyon ve dogaya birakma merkezi bu konuda
daha iyiydi. Bunun
onemli bir sebebi, burada calisan ve yorenin doga yasamini ve buna yonelik
tehditleri cok iyi bilen personelin ayni zamanda buranin turlarinda rehber
olarak gorev yapmasi. Buraya sadece cesitli sebeplerden dolayi sakatlanmis,
yaralanmis, zehirlenmis, terkedilmis hayvanlar geliyor. Bunlar mumkunse
tedavi edilip, dogal yasama uyum saglamak icin gerekli rehabilitasyondan
gecip dogaya saliniyor. Eger bu mumkun olmazsa, damizlik olarak kullaniliyorlar.
Tabi buradaki canlilar ayni zamanda egitim icin de kullaniliyor ve bircok
kisi bu sayede hangi turlerin tehlikede oldugunu, dogal ortamlarin hangi
sebeplerle yok edildigini ve bunlari engellemek icin neler yapabileceklerini
ogreniyor. Burada tedavi edilen ve dogaya salinan turler arasinda serval,
Afrika yaban kedisi, aslan, akbaba ve diger yirtici kus turleri, karakulak
vasagi, gececil bir primat olan bushbaby ve cesitli surungen turleri var.
Burasi ve benzeri merkezler gelirlerini bagislar ve hatira esya satisiyla
sagliyorlar.
Dogal yasamdan
kar etmeyi en ust seviyesine getirmis yerler ise "game lodge", "game ranch",
"safari ranch" gibi isimlere sahip, icinde bircok canli olan ozel arazilerde
kurulmus tatil koyleriydi. Bunlarin bircogu Kruger milli parkinin sinirlarinda
kurulmus ve herhangi bir cit olmadigi icin bu parktaki bircok hayvan buralarda
da gorulebiliyor. Tabi burada kar onemli oldugu icin boyle yerlerin dogal
ortamlari ve canlilari cok iyi korunuyor. Ote yandan, fazla bilincli olmayan
bircok "yaban hayati tatil koyu" sahibi, mumkun oldugunca hayvani cekebilmek
ve gelirini arttirabilmek icin "besleme istasyonlarinda" alenen vahsi hayvanlari
besliyor ve hayvan satin alarak arazisinde serbest birakiyor. Ozellikle
de etrafi citle sarili tatil koylerinde, arazi ne kadar buyuk olursa olsun
buyuk ekolojik sorunlar doguyor. Bircok tur yasamak icin cok buyuk alanlara
gerek duydugu icin, boyle kisitli alanlarda ozellikle de yuksek otcul sayisi
dogal bitki ortusunun yok olmasina, topragin kumlasarak erozyona ugramasina
ve collesmeye yol aciyor. Ornegin ziyaret ettigim bir yer, yaklasik 12
kmkarelik bir araziye sahip olmasina ragmen, icinde 27 beyaz gergedan ve
onlarca yaban mandasi vardi. Turist cekmek icin buraya getirilmis bu canlilar
buranin sahibinin emriyle hergun besleniyor ve yapay bir ortam yaratilmasinin
yaninda, bu iri otoburlar bu arazinin bitki ortusunu cogunlukla yok etmisler
ve ust topragin cogu yok olup collesmisti.
Ote yandan,
tehlike altindaki turleri koruyup uretmeyi ve ayni zamanda doga turizminden
gelir elde etmeyi cok iyi sekilde dengelemeis yerler de yok degil. Bu konuda
belki de en iyi calismayi yapan arastirma istasyonu, alan acisindan dunyadaki
benzerlerinin en buyugu olan Hoedspruit soyu tehlikede turleri uretim merkeziydi.
Burada Afrika yaban kopegi, cita, mavi turna, Cape akbabasi, gergedan,
Berber aslani (bu dunyada yedi tane kalmis olan bir alt tur), yer boynuzgagali
kusu (Southern ground hornbill) gibi tehdit altinda bircok tur bulunuyor.
Ozellikle de, avlanma, dogal ortaminin yok edilmesi, zehirlenme gibi sebeplerden
dolayi Afrika'nin en cok tehdit altindaki yirtici turu olan Afrika yaban
kopegi icin cok iyi bir uretim programi var ve icinde bircok yavru olan
bir grubu gormek mumkun oldu. Bu ve diger turlerin bireyleri, belli bir
yastan sonra hayatlarini surdurebilecekleri dogal ortamlara saliniyor.
Uyum surecinin
mumkun oldugu kadar kolay olmasi icin de bu turler dogal ortamlarinda tutuluyor.
Zaten burasi 40,000 hektarlik bir ozel yaban yasam alaninin bir parcasini
olusturuyor ve uretilen turler birkac hektarlik araziler citle cevrilerek
korunuyor. Burada da egitim ve turizm amacli turlar duzenleniyor ve bunlardan
elde edilen gelir bu calismalarin devamini sagliyor. Ayrica yasam bolgesi
buyuk tehdit altinda olan ve yokolmak esigindeki bazi canlilar da buranin
personeli tarafindan kurtarilip, uretilen turlerin genetik cesitliligini
zenginlestirmek icin ureme calismalarinda kullanildiktan sonra iyi korunan
diger dogal bolgelere saliniyor.
Guney Afrika'daki
durumu soyu tukenen canlilar acisindan ozetlemek gerekirse, burada bircok
tur diger Afrika ulkelerine nazaran daha iyi korunuyor, soyu tehlikede
olan bircok canli uretilerek dogal ortamlarina saliniyor ve bircok milli
park ve ozel dogal yasam parki sayesinde iyi korunan yasam alanlari saglanmis.
Ote yandan, ozellikle de buyuk ve karizmatik, "klasik Afrika turlerinin"
oldugu bolgelerde, bu korumanin maddi cikar yani gayet agir basiyor ve
dogayi ve turleri biyolojik ve manevi onemlerinden dolayi korumaktan ziyade,
bircok canli turist cekmek icin korunuyor ve kullaniliyor. Bunun yaninda,
yillarin irkci yonetimi yuzunden Avrupa ve Afrika kokenli nufus arasinda
buyuk bir gelir dagilimi ve egitim ucurumu var ve halkin cogunlugunu olusturan
siyahi kesim, doga koruma bilincini pek benimsememis ve cok iyi korunan
bolgelerde bile kacak avciliga rastlaniyor.
Goruluyor
ki GA'da bircok tur diger Afrika ulkelerine nazaran iyi korunuyor ama bu
bircok yerde ticari amacli kalmis. Karizmatik Afrika turlerine sahip olmayan
bircok dogal alan ve milli park ise ayni sekilde korunamiyor. Ayrica gelir
dagilimi ve egitim ucurumu yuzunden halkin cogunlugu da gerekli cevre koruma
bilincine sahip degil. Her ne kadar bircok Afrika ulkesindeki dogal parklari
icine alan "super parklarin" kurulmasi gibi cok onemli projeler tasarim
asamasindaysa da, gerekli egitim saglanmadan buranin dogal ortamlarinin
ve tehlikedeki canlilarinin korunmasi cogunlukla ticari asamada kalacak.
Madagaskar
Giris